Yapamaz Ertuğrul evlâdı sensiz, Can verir, cânânı veremez Türkler. Ebedi hadim’ül haremeyniniz, Ölsek de Ravza’nı rûhumuz bekler…

Çöl kaplanı Fahrettin Paşanın destanlaşan Medine müdafası, bizim Hicaz bölgesini ne denli mühimsediğimizi ziyadesiyle anlatır niteliktedir...
 

Fahrettin Paşanın ihtiyat mülazımı İdris Bey tarafından kaleme alınan ve henüz ders kitaplarımıza "arap seviciliği" veya çok daha ötesi bayağılıkları (!) hissettirir düşüncesiyle konulmamış bu kahramanca mücadele ne hazindir ki yeterince anlaşılamamıştır...
 

Olaya Medine'den bakmak elbette sürpriz olmamalıdır. Medine; yüz yıl içinde İslamın yeryüzüne yayılmasında başroldür. Orası sadece bir şehir değildir. Karış karış dolaşacağımız bu yeryüzünün müstesna bölgesine elbette herhangi bir şekilde bakmayacağız...
 

Yok zamanlarıydı. Devleti Âliyye artık son zamanlarını yaşıyordu. 4.Ordu komutanı Cemal Paşa en güvendiği adamını gönderdi bölgeye. İngilizler kol geziyordu. Ajanlar cirit atıyordu. Araplar farklı sebeplerle tek bir hedefe yönlendiriliyorlardı. Osmanlıydı elbette bu hedef! Şerif Hüseyin üç oğluyla tam gaz ilerliyordu. Ali Hicaz emiri, Faysal Irak kralı, Abdullah Ürdün kralı olmuştu. Tarihte böyle ülkeler olmamıştı. Tamamen uydurmaydı. Mesele tek cümleyle şöyleydi; Kaşıyınca hemen karışacak şekilde etnik, mezhepsel ve kavmiyetçilik yönünden organize edilmiş, sınırları suni, halkı istenilen şekilde istiflenmiş, emperyal eğitim ile ayrılıkları netleştirilen birer üniter devletçikler imâl edilmişti. Size uzun uzun gizlisiyle açığıyla anlaşmaları yazacak değilim elbette. Başrolde İngiltere, ABD,  Fransa ve az da olsa İtalya vardı. Evet, ilkokulda anlatılan İtilaf devletleri ortadoğuyu bugünkü haline çevirmişti.
 

Suudi Arabistan'ı konuşurken İhanetin belgesi Abdulaziz Bin Suud'u atlamak olmaz!  1902 den itibaren gelişen dünyayı iyi okuyan, Osmanlı'nın durumunu iyi analiz eden, dünya savaşında sınırlarını genişleten, Şerif Hüseyin'in çöpe atılması ile ihanet bayrağını devralan, hasımlarına hiç acımayan, iki metreden daha uzun boyuyla kabilede öne çıkan,  Elliden fazla oğlu sayısız kızı, cariyesi ve eşleri olan bir garip adamdır. İngilizlerin desteği ile devletini kurar. Suudi Arabistan'da petrol olmadığı gerekçesiyle bölgeden çıkan İngiltere trajik bir hata yapmıştır. Tabiki hata değil kasten ABD ye peşkeştir...
 

Suud devleti siyah altının üzerinde yüzmektedir. ABD fırsatı kaçırmaz, hemen meseleyi bağlar. Artık dünyada birbiri ardına yıkılan krallıklar ve aileler varken, velinimet Suud Hanedanı ABD korumasına girmiştir. Bütün merkezi krallıklar ve monarşiler yıkılsa bile biri petrolün ömrüne bağlı olarak yaşamaya devam edecektir.
 

Abdulaziz ölür yerine Suud geçer, bu bağlılık devam eder. Sonrası Suudi devletinin belkide en muhafazakar vahhabî kralı Faysal geçer. Dünyanın kendisini tanıması 1969 da  fanatik bir Ağusturalyalı Yahudi tarafından çıkarılan ve yakılan Selahaddin minberi dünyayı da yakacaktır.
 

Faysal önce ambargo koyar sonra da petrolün satışını yasaklar. Altüst olmuştur petrol fiyatları. Bir islam devleti rolünü üstlenen Suud devleti ve  Faysal  Kudüs davası gözetecek ilk ve belkide son kral olacaktır. Ambargo kısa sürer ama etkisi büyük olur. Dünya'nın bir deliye (!) ihtiyacı yoktur. Haliçte inci üretmek için kurulan köy devletlerine ehemmiyet verilir. Kuveyt, Katar, BAE, Bahreyn, Umman. Hepsi de diğerleri gibi uydurmadır elbette.

Sonrası Fahd, Halid, Abdullah ve Selman... Sonuç değişmez. Mutlak bir ABD tahakkümü, para, şöhret, israf, şehvet, zenginlik... Sonu gelmeyen bir garip temsiliyet...

Eee bu kadar zenginliğin elbette sadakası da yok değildir. Kendileri tabir yerindeyse kuzu kebabı yerken diğer fakir ülkelerede birkaç parça ekmek verirler.


Netice olarak emperyal dayatmasına tam entegre olmuş, ne haliç ülkelerinde, ne doğu Akdeniz'de, ne Yemen'de ne Irak ve Suriye'de çok da işi olmayan, kendini tehlikeye atacak en küçük bir ihtimale izin vermeyen, krallığını yaşatmaya yeminli bir devlet Suudi Arabistan...


Eğer böyle olmazsa ne mi olur? Batı onuda ders olarak değil uygulamalı olarak anlatmıştır. Yeğeni tarafından kendi sarayında bıçaklanarak öldürülen Faysal sonrakilere güzel bir misaldir...

Cihat kelimesine mana verirseniz sorun olmaz, ama hissederseniz insan olduğunuzu hatırlarsınız. Yani ölürsünüz..

Ortadoğu serisinde Mısır'a gidelim artık...Biraz daha fazla üzmek istemem ama Âlemi İslam'da gülerek anlaşılmaz!

Vesselâm...