Tarih bir girift halinde kendi içine çekerken sizleri, kavramları tefekkür ettiğinizde şaşkınlığınızı gizleyemez ve tarif edilemez duyguları aynı anda yaşarsınız...

Adalet, Eşitlik, Özgürlük, ve Modernlik vs gibi kavramların üzerinde tepinenler Sömürgecilik, Baskı, Savaş ve Kan gibi kavramların da yine aynı zamanda üreticisidirler.

Bugün biraz gündemin dışına çıkalım istedim. Çok da takılmadan sağa sola, özüne odaklanalım meselenin...

 Yüz yılı geçti, hergün gözünüzün içine baka baka yalan söyleyen, yalanı kabul ettiren, size de o yalanı söyleten, inandıran ve o yalanı yaşayan bir dünya, kültür, inanç ve tarih üreten "Batı"bunu nasıl yapmıştı? Hiç Düşündünüz mü?

Söz gelimi Filistinli biri ile  İngiliz birini tahayyül etmeniz istense kendinizi kime yakın hissedersiniz? Yalan söylemeyin! İmanınız size kardeşinizi işaret ederken yaptıklarınız sizi yalanlayacaktır.

Rönesans denilen kavram bir inkarı varsaymak zorundaydı. 1700 yıllık tarihini inkar etmiş gibi başlayacak ve Müslüman bilim adamlarının 800 yıllık bilgi birikimini bilerek inkârını beraberinde meşru görecekti. Bunun ilk aşaması yeniden kendisini tanımlamaktı. Doğunun ve Batının en bariz vurucu gücü Osmanlıydı. Onu yok saydık mı ortaya bir "Batı" kavramı çıkacaktı. Sonrası mı? Medeniyet, Modernlik,  Demokrasi, Özgürlük, İnsan hakları...

"Ulus-Devlet anlayışını yaydık mı ne hilafet kalır karşımızda ne de imparatorluklar. Biz zaten kiliseleri tasfiye ettik, merkezi krallıkları ya yıktık. Gerisini İslâm devletleri düşünsün" düşüncesi tabiki yıllarca çalışıldı, üniversiteler kuruldu, çok iyi etüt edildi. Ve başarıldı... Cetveli ve kalemi getirin, şu dünyayı yeniden şekillendirelim! "Batı ve Diğerleri..."

Birûnî, Cezerî, İbn el-Heysem, Cabir bin Hayyan, İbn Sinâ, Farabî ve diğer İslâm bilim ve teknoloji tarihinin sahiplerini tanırsan olmaz (!) Aşağılık kompleksine devamla; tarihin, kültürün, bilimin,  medeniyetin sürekli batıdan dünyanın geri kalanına akan bir nehir olduğunu düşünerek kendin olmayı, kendi kavramlarını üretmeyi, kendi zamanını ve zeminini tanımlamayı beceremezsen, nice deryaları ve denizleri ıskalarsın...

"Masum insanların şehirlerini yok eden vahşiler" diye bir cümle kursam ne düşünürsünüz? Bunu kim yapabilir? Bağdat, Semerkand, Buhara, Isfahan, Hemedan,  Mekke, Kahire, Kudüs mü? Cümleyi tekrar okuyun! Modern ve Demokratik, Adil ve Özgürlükçü "Batı" yapmaz herhalde. Zira yüz küsür yıldan beri yapmadı (!) Zavallıyız, farkında mısınız?

Kızıldereliler, Meksikalılar, Perulular, Kanadalılar, Brezilyalılar, Avustralyalı Aborjinler... Ardından Hindistan ve Afrikayı sömürdüler. Bunları Medenî batı yaparken İlkel doğu da izledi (!)

Sonrası, siyah altın petrol ve modern ortadoğu köleliği...

Bilmem hiç gezdiniz mi ortadoğuda bir ülkeyi. Vatan ve bayrağın kutsal olmadığını hemen fark edersiniz. İlk dikkatinizi çeken şey ise başkentlerin en dikkat çekici konumlarından  Emperyal devletlerin bayrakları sizleri selamlar.

"Kendilik" diye bir derdimiz olmazsa Londra merkezli dünya haritasında konumumuzu arar Londra saatine göre zamanımızı belirleriz...

Vesselâm...