Kadim tarihte birbiriyle girift hale gelen nice medeniyetler vardır ki bunlardan bahsetmeye başladığınızda ya tarih konuşursunuz, bazılarında ise taraf olursunuz. O halde Tarih konuşalım bugün biraz.
Öncelikle İran'ı tanımıyoruz. Hatta öyle fazla tanımıyoruz ki yok denecek kadar azdır İran uzmanımız. Yenilir yutulur şeyler yazmayacağım bugün!
Hz. Musa (as), Kenan peygamberlerinden Hz. İbrahim (as), Hz. İshak (as), Hz. Yakup (İsrail as) ve Yusuf (as) ın devamında gelen İsrailoğullarını 430 yıl sonra Mısır'dan çıkardı. Sina'da 10 emri onlara bildirdi. Harun (as) kardeşti. Emir netti. Hedef Filistin topraklarıydı. Girmiyoruz dediler, Allah onları kovdu oradan. 40 yıl Sina çölünde kaldılar. Orada da imtihan oldular, yine isyan ettiler. Ceza bitti nihayetinde. Yuşa (as), Samuel (as), Talut ve Calut hadisesi derken Davut (as) Yahudilere bir krallık kurdu. Süleyman (as) dünyaya hükmetti. Meşhur mabedi inşa etti. Onlara diğer önceki peygamberler gibi dedi ki "Eğer Allah’ın emrinden çıkmazsanız bu topraklar size vâd edildi, sizde seçkinlerden oldunuz" ve bundan sonra film koptu. Tabiki hemen sapıttılar. Devlet tez zamanda ikiye ayrıldı güney ve kuzey, Yehuda ve İsrail krallığı.
M.Ö. 722 de Asurlar Yehuda krallığını, M.Ö. 586 da Babiller İsrail Krallığını tarihin karanlıklarına bıraktılar. Tabi Babiller Süleyman mabedini yerle bir ettiler ve Yahudileri de Babil'e sürgün ettiler. O gün bu gündür ağlayıp durdukları duvar işte oradan kaldı. Aslında o da kalmadı, öyle inanırlar. Orayı ağlamaya devam edebilsinler diye Kanuni tahsis etti, ağlıyorlar. Onlar ağlayadursunlar da yahu ne alakası var şimdi bunun İran ile? Başlık yanlış oldu sanırım! Yok yok doğru, geldik.
Babil kralı Buhtunnasır’ın sürgün ettiği Yahudileri, yaklaşık 50 yıl sonra Pers kralı Sirus (Krus) yeniden filistin topraklarına gönderdi ama tabiki hepsi gitmedi, kalanlar Diaspora Yahudileri olarak devam ettiler. Bu mesele uzun ama şurası kısa: " Yahudi olmadığı halde Tevrat’ta yere göğe sığdırılamayan bir adam ortaya çıktı ki adı Sirus .
Şaşırdık mı? Hayır. Tevrat’ı da değiştirmeyi başardılar. Kutsal kitabında pers kralı övülen bir din ve millet düşünün, işte şimdi en heyecanlı yerine geldik...
Burada başlayan ittifak hiç bitmedi, Önce Makedonyalı Büyük İskender, sonrası Roma derken Yahudilerin hazin tarihinde İran sığınılacak can kardeş oldu. Partlar ve akabinde Sasaniler sonucu değiştirmedi, batı sınırı kardeş Yahudilerdi. Onlarda efendilerine minnettar kalarak Farsça öğrendiler. Pers coğrafyasına ciddi bir Yahudi nüfusu yerleşmişti. Perslerle karıştılar, din değiştirenler bile oldu, tabiki görünürde. Burada konuşulanlar tek düze bir tarih değil, elbette ciddi kırılmalar yaşandı.
Ama Pers kralı 1.Şapur'un Yahudi olduğunu söylesek durumun ne denli içiçe olduğu daha kolay anlaşılır. Akkoyunlar ve Safaviler durumu değiştirmediler. Kaçkar hanedanı döneminde biraz sıkıştılar ama Isfahan merkez Yahudi üssü idi. 19. yüzyılda görünüşte Bahayi olanlar aslında tam bir Yahudi idiler. Ee, şiiler takiyye yaparlar da Yahudiler geri kalırlar mı? Kalmadılar elbette. Pehleviler dönemi en huzurlu zamanlarıydı hatta İran vatan toprağı idi.
Yıl 1948 olmuştu. İsrail siyasi kuruluşuydu. Nüfus lazımdı. Ama İran'dan sadece bir kısmı göçtü, ciddi bir kısmı geride kaldı. Gidenlerden geri dönenler olmuştu. Humeyni’nin 1979 devrimine kadar şahlık döneminde güzel yaşadılar. Devrime destek verdikleri için Humeyni sahip çıktı kadim dostlarına. Mollalarda çok sevdiler gayet tabii. Ahmed-i Nejat çok hızlanmazdı ama Ruhani ölen bazı Yahudileri şehit sayıp anıt bile diktirdi. Hatimi'nin ahvalini sormayın bile! Bütün İran bilir ki O bir Yahudi hayranıdır. Onlarca Yahudi okulu, sinagog, hastane hatta milletvekili bile... Size binlerce yıldan bahsetmedim, yazıyı okuma becerisine sahip olanların yaşı kurtarır. Hâlâ şaşırmadık mı? O zaman dinleyin.
Ortadoğu’da 2 tez geçerlidir;
1-) Petrolleri güvenli bir şekilde emperyal devletlere aktarılması. Sınır, örgüt şirket, devlet fark etmeksizin.
2-) İsrail'in güvenliğini sağlamak için etrafında istikrarsız ve kaşıyınca hemen karışacak devletler meydana getirmek ve bunu sağlamak.
Batı İsrail'i kripto devletçikler kurmadan kolay ve ucuz bir şekilde koruyamaz. Elbette ihtiyacı olan etrafındaki devletçiklerin İsrail'i tehdit edememesi. Irak, Suriye, Ürdün, Lübnan, Mısır. Hepsinin ortak özelliği nedir mi? İçlerinde İran'ın, Boho Haram, Fatimiyyun, Hizbullah ve Husiler gibi gayri nizami bir şekilde varlığının devam etmesi. Bunlar bulundukları ülkelerin kanını sömüren İran destekli güçlerdir. Tek hedef İsrail! İnandınız mı? O halde acele etmeyin, 75 yıldan bu yana İsrail'e hiçbir zararları olmadı, çünkü amacı zaten onu yaşatmaktı. Zaten diğer İslâm devletleri de şunu kabul edeceklerdi "İran bile baş edemiyor, biz nasıl Filistin’e yardım edelim?" Evet, öğrenilmiş çaresizlik tam anlamıyla budur. Esasen Yahudi korkaktır bunu ispata lüzum yoktur. Ama çok iyi planlar ve İslam ülkelerinin bedbahtlıklarından iyi yararlanırlar...
Yani şimdi hocam bu kadar savaş, olay, tehditler, harcamalar boşuna mı? Hepsi tiyatro mu?
Soru zor olursa cevap kolaydır. Yukarıda yazdığım iki güçlü tez her daim sağlıklı bir şekilde işler. Zaman değişir, örgütler isimler her şey değişir. Ama değişmeyen şeyler Ortadoğu coğrafyasının kaderini belirler. Şimdiye kadar hiç mi engellemek isteyenler çıkmadı? Tabiki yakın tarih buna yakından şahittir. Kaddafi, Saddam, Hüsnü Mübarek, Mursi ve diğerleri... Arap baharı ile uykuya devam süreci, öteki dünyadan devam.
O zaman çözüm hiç mi yok? Elbette var, takipte kalın! Ama yemeden ve yutmadan...
Vesselâm