Misafir, Han Yunus kasabı, Ebu İbrahim veya bildiğimiz adıyla Yahya Sinvar... Yahya Sinvar belkide bu tanımlamanın vücut bulmuş halidir...
Önceki yazılarımda hep bahsetmiştim, Ortadoğuda bir olay cereyan ettiğinde kullandığınız ilk kelimeler size aidiyetinizi söyler. Yahya Sinvar belkide bu tanımlamanın vücut bulmuş halidir...
Ailesi Askalan'daydı, herşey henüz daha karışmamıştı. 1948 de *İsrail zulmü* başladığında ürkütülen güvercinler bir daha Filistin topraklarına konmayacaklardı. Aile Gazze'ye göçmek zorunda kaldı. Yeni bir hayat başladı. Belkide ümitlerini yeşertecek çocukları, "hiç ölmeyen, hayat olan" anlamına gelen Yahya, dünyaya geldi.
Kader kendi ağlarını örüyordu... Öz vatanından çıkartılan bir ailenin yerleştirildiği ve kontrolünü de Mısır'ın yaptığı *Han Yunus mülteci kampında* çocuk olmak... Hayal değil! Oyuncakları silahlar, bıçaklar ve bomba sesleri. Oyunları savaş ve şehit olmak üzerine kurulmuş, intikam duygusuyla yanan, cihat ülküsüyle şekillenen mefkuresini aidiyetinden alan bir gerçekten bahsediyorum...
İlk orta lise ve üniversite eğitimi Gazze'de aldı Yahya Sinvar. O günlerde Filistin davasının dünyadaki temsilcisi ve savunucusu Yaser Arafat öncülüğünde *El Fetih* grubundaydı. Müslüman kardeşler yeni yeni ilk tohumlarını Mısır'ın da hakim olduğu Gazze'de atıyorlardı. Defalarca hapis yatan, işkence gören, suikast düzenlenen Ahmet Yasin'in halkasına girmişti Yahya Sinvar. O da kendisi gibi aynı hikayeyi paylaşıyordu. Sözgelimi evinizden kovulsanız sizi kovanları unutur musunuz? Vatanlarından kovulmuşlardı... Göç ettiler, Zulme uğradılar, Hapis yattılar, işkence gördüler, boykot edildiler... Unutmadılar...
Yahya Sinvar, El Fetihin veya diğer ismiyle FKÖ nün çalışmalarından daha farklı bir yol takip eden Şeyh Ahmet Yasin'in yanındaydı. Hamas artık zulme uğrayanların sözcülüğünü üstlenmişti. Şartlar neyi gerektiriyorsa onu yapacaklardı, öyle karar aldılar. Askeri kanadını İzzettin El Kassam tugayları oluşturuyordu. Yahya Sinvar'ın görevi; askerî ve siyasî kanadın köprü vazifesini görmekti. Asıl görevi içeriye sızan Yahudi muhbirlerini tesbit etmekti. Başka bir deyimle Hamas'ın 6. Odasının istihbarat şefiydi.
1988 te iki israilli askeri katletmek ve dört filistinliyi sorgulayarak öldürmekten mahkeme edildi. Farklı yıllarda sorgulamaları da eklendi. Gizli bir örgüt kurmak da suçları arasındaydı. 426 yıl hapse mahkum edildi. 22 yıl hapiste kaldı, 3 yılı hücreydi..
İçerideki vazifesi mahkumların başıydı. Çok farklı bir karaktere sahipti. Son derece sinirliydi, az konuşurdu, az uyur ve az yerdi. İsraile çalışan Filistinli bir ajanı canlı canlı yakmıştı. Örgütün içindeki herkes çekinirdi. Bu sürede ibraniceyi çok iyi öğrendi. İbranice kitaplar çevirdi. Bir röportajını yine İbranice verdi. Bu süreyi iyi değerlendirdi ve İsrail devlet sistemini çok iyi çalıştı. Kendisinş sorgulayan bir üst düzey İsrail mensubunun *"Bizi tepeden tırnağa bütün yapılarımızla çok iyi tanıyor"* sözü kayıtlara geçmişti. 2011'de kaçırılan bir İsrail askeri karşılığında yapılan esir takasında 1026 kişiyle birlikte serbest bırakıldı.
İşlerine devam etti. 2017 de Hamasın büro başkanlığına geçti. Genel olarak hayatının her döneminde *İsraile karşı verilebilecek tek mantıklı mücadelenin silahla olduğunu düşüyordu.* Siyaseten meselenin halline hep karşı durdu. Karizmatik kişiliği sayesinde kendisi ve davası için ölecek olan on binler olduğunu sık sık dile getiriyordu.
Sürekli suikasta maruz kalıyordu. 2021 de yine büro başkanı seçildi. İsrail'e meydan okumaya devam ediyordu. Hatta bir keresinde, basın toplantısından sonra evine gideceğini ve İsrail savunma bakanına 60 dakika içinde kendisine suikast düzenlemeye davet ettikten sonra Gazzeyi sokak sokak dolaştı. İnsanlarla fotoğraf çektirip hasbihal etti.
İsmail Haniyye'nin İran'da suikasta uğramasından sonra Hamasın genel sorumlusu oldu. Artık herkes aynı fikirdeydi. Savaş başka bir boyuta geçerek cihada dönüşecekti. Kimseden yardım istemedi, Gazze dışından kimseyi de eskiden olduğu gibi, Kassam'a kabul etmedi.
Savaşarak, 61 yaşında geçtiğimiz günlerde şehit edildi. Öldürülmeden hemen önce İsrail dronuna attığı asa, Musa (as)' nın Firavun'un sihirbazlarının önüne attığı asa gibi olacaktır ümit ederim...
Bir taraftan İran'cı mı, İsrail'e mi hizmet ediyor, Gazzeyi cehenneme çevirdi gibi yorumları, küle dönen ve yeniden şehit olmak için evlat yetiştiren annelerin vicdanına bırakıyorum...
Mücahit Yahya Sinvar yaşıyor, Ümmetin cenazesini tek başına kıldı ve bembeyaz atına bindi gitti...