Ligde her maç zor elbet. Her zorluğun da ayrı hikayesi var. Teknik direktörünü milli arada değiştirmiş ve şiddetle puana ihtiyacı olan, 0-0'ı oynamayı da çok iyi bilen bir takım hüviyetinde geldi Hatay.

İki takım da 'aman ilk golü yemeyelim' diye 90 dakikayı sancıya dönüştürdüler adeta. Takımımız diye elbet bu maçı izledik ama Pazar 20.00'sinde 2 saatimiz çok ucuza gitti. Kör dövüşü olsa ona da katlanılır da 1 puana böyle aşkla sarılan takımlar pek çekilir değil. İkinci yarıda oyuncu değişiklikleri de taraftarı kandırmaktan öte gitmedi. Bir iki tane duran top adrenali dışında maçta pek bir şey göremedik.

Tamam bazen temkinli olmak iyidir de temkin ile korku arasındaki ince çizgiyi bu kadar hissettirmemek lazım.


Alanyaspor, evinde rakip kim olursa olsun, beklerini ileri çıkaran; topu hızlı çeviren, golü isteyen ve iyi kötü risk alan bir takımdır. İkinci ligde Altınordu takımıyla çekişirken de böyleydi. 10-12 senedir de böyledir. Tabi her puan önemli ama kaybetmeyeceğim diye kadronun hakkını da vermemek çok yakışık almadı. Yusuf'un var Augusto da dönmüş. Geride iki tane milli takımlarında oynayan tecrübeli beklerle orta sahada ayaklarına ve mücadelesine güvenebileceğin iki önemli oyuncunun var. Efecan da jokerin. Yani en azından 'galibiyeti hak etti' diyebileceğimiz bir oyun ortaya konulsa kandıracağız kendimizi. Puanlara şiddetle ihtiyaç duyan bir takımın taraftarı olarak 'Sağlık olsun' denecek bir futbol da bize yeterdi...

Mesele Hatay'dan gol yememekse yemedik. Tebrikler. Fakat bugün Rıza Hoca'nın ihtiyacı vardı, yarın Adana'nın olacak sonra başkasının. Evimizde böyle hovardaca puan dağıtamayız...

Bu arada bir önceki maç 11 oynayan Furkan Bayır'ı geniş kadroda göremedik. Bilinen bir sakatlığı yoktu. İdman fotoğraflarına da yansımadı. Özel bir izin mi kadro dışında mı kaldı? Bunları bilsek iyi olur hani!..