Geçtiğimiz hafta galibiyeti kaçıran kadroyu koruyarak çıktık bir başka Karadeniz temsilcisi karşısına.
Doğruydu. Trabzonspor'un savunma sıkıntıları aşikâr. İki yan bölgede de denge problemini aşamamış, araya atılan toplarda kafayı toparlayamayan bir savunma hattına sahip bir takım. Bunun farkında olarak çıktık ki orada etkili silahlarımız da vardı. Orta alanda çıkarken kaptırılan bir topta maçın adamı Hadergjonaj da önde kalınca geriye düştük. Fakat pes etmedik. Zira gol bulacağımızı ve maça ortak olacağımızı biliyor gibiydik.
Neticede penaltı golüyle de olsa beraberliği yakalayıp girdik soyunma odasına. Antalyaspor maçında girdiğimiz soyunma odası havası dağılmış olacak ki ikinci yarıya adeta 'fırtına' gibi başladık. Daha özgüvenli ve cesur oynadık. Araya atılan bir topta öne geçince oyun prensibimizi değiştirmememiz, maçı bize getiren en önemli etkendi. Geriye yaslanmadık. Öyle ki Yusuf kırmızı kart gördükten sonra dahi santrforu oyunda tutarak oradan Janvier'i azaltıp 4-2-3 oynadık. Hwang-Cordova-Augusto ileride kalmaya devam ettiler.
Maçı kazanma şansı da ancak böyle olur. Rakibe tehdit oluşturmak ve çekinmesini sağlamak... Biz de bunu 10 kişi iken de yapabildik. 86'da Fatih'i alsak da bu defa Makouta'yı sağ kanada gönderip son dakikalarda kanat tehditlerine devam ettik. Bu arada pozisyonlar da verdik fakat sonuç olarak hak edilen bir galibiyet olarak hanemize özlediğimiz 3 puanı yazdırdık.
Alanyaspor cesur oynar ve oynamaya devam etmeli. İç sahada tribünler biraz daha kıpırdansın, yeter ki bu takım yüzümüzü yine güldürecektir. Her zaman planları olan ve iyi yönetilen bir camianın tüm taraftarına armağan olsun.